12 Haziran 2013 Çarşamba

Olay! - Abdurrahman DİLİPAK


Olay anlaşıldı. Biz dışarıda arıyoruz ama işin ucu içimize kadar uzanıyor..
Bu Erdoğan’ı yeme planı idi, yedekleri de çağırdılar, herkes bu kirli oyuna katıldı.. Ergenekon da işin içinde idi, malum media da, mafia da, sermaye, siyaset, bürokrasi, STK’lar, CHP. Olmayan yoktu ki!
Taksim’deki arkadaşlar şunu görmeli, eğer birkaç yüz ya da birkaç bin kişi bir yeri işgal edip, iktidara belli şeyleri yapıp yapmamayı dayatacaksa, bu kötü örnek olur ve herkes aynı şeyi yapmaya kalkarsa, ne devlet kalır, ne düzen!
AKM’nin yerine cami yapılması için Taksim’e yüz bin kişi, toplamak çok zor değil. Bu işin altında ezilirsiniz.. Talepte bulunursunuz, kabul edilmezse eğer yasaya aykırı bir durum varsa yargı yolu açık, değilse sandıkta bunun hesabını sorarsınız. O zamana kadar da örgütlenir, yüzünüzü halka döner onu ikna etmeye çalışırsınız. Muhtıra askerden de gelse, sivilden de gelse hukuk dışıdır.. Ne yani, Diyarbakırlı bir Kürt, polis aracına taş atarsa terörist, Taksim’de bir Türk, polis aracına taş atarsa özgürlükçü mü olacak!
İyi yarın bu yol açılırsa, PKK ya da BDP bir yerleri işgal edip aynı şekilde dayatmada bulunursa, MHP’de bir başka yerde işgal gerçekleştirip sonra da aksi yönde dayatmalarda bulunursa ne olacak?
Ha dağa çıkmışsınız ha Taksim’e, ne fark eder. Bunun demokrasi, insan hakları, hukuk devleti ile alakası yok! Vazgeçin bu iddiadan.. Bu rezalete bir an evvel son vermek gerek. Önce de çevreci grubun kendi peşlerinden gelen yağmacıların oyunlarına daha fazla paravan olmaması gerek. Dergi çıkarsınlar, dernek kursunlar, yüzlerini iktidara değil, halka dönsünler, yakında seçim var, parti kursunlar, başkan adayı çıkarsınlar. Hadi, bağımsız aday göstersinler ya da!
Eğer siyasi iktidarı böyle köşeye sıkıştırmaya çalışırsanız, bu sürecin sonunda bindiğiniz dalı kesmiş olursunuz!
Herkes her il ya da ilçede bir yeri işgal edip, iktidara politika mı dayatacak, böyle bir şey olabilir mi?
Aktığınız yol hukukla değil, akılla bile bağdaşmaz..
Bu yol yol değil. Bu işi yol ederseniz, bu yoldan geçmek isteyenlerden size fırsat kalmaz..
Bu işin içinde üç kanat var. Biri çevreciler.. Birileri onları kalkan gibi kullanıyor. Onun arkasında bir sürü örgüt var. Bunlar bu işi fırsat bilip devlete, hükümete, AK Parti’ye, Erdoğan’a karşı savaş ilan etme çabasındalar..
Bir de perde gerisindeki malum “çapulcular” var.. Sermaye grubu.. İşçi sınıfının arkasındaki “beyaz Türkler”.. Bankacılar, Sermaye grubları.. Marksist grublar, Ergenekoncular, PKK hepsi aynı yerde buluşuyor.. Bu işte bir gariplik yok mu? Malum media yine “topyekun savaş” için işbaşında!
Aslında haziran ayında bu saldırı bekleniyordu. Çevrecilerin Taksim işi çıkınca bunu fırsat bildiler. O olmasa başka bir şey bahane edilebilirdi.. Bu onları için, 28 Şubat iddianamesinin kabulü aşamasında ertelenemeyecek bir işti.. Mediası, sermayesi, siyasetçisi, bürokratı, STK’sı ile 28 Şubat post modern darbesi ile ilgili soruşturmada sıranın kendilerine geldiğini biliyorlar.. Bu ilk kalkışmaları değil, şimdi Arınç suikastı planındaki o bomba yüklü kamyon davası da yeniden açılacak.
Sen misin ey Erdoğan, terörü bitirmek ve faili meçhullerin hesabını sormak isteyen,
Sen misin uyuşturucu mafiasının işine çomak sokan,
Sen misin IMF’ye borcunu kapatıp, borç verdik diye övünen,
Sen misin İstanbul’a 3. Havaalanı hayali kuran,
Sen misin, Montreux’u by-pass ederek yeni bir boğaz açmaya kalkan,
Sen misin nükleer santral kurmaya kalkan,
Sen misin yeni rafineriler kurmaya kalkan,
Sen misin faiz lobisine, petrol kaçakçılarına, borsa spekülatörlerine meydan okuyan!
Taksim’de birileri bunun hesabını soruyor aslında..
Sen misin anayasa değişikliği yapmak isteyen,
Sen misin İslam ülkelerini bir araya toplamaya çalışan,
Kelle istiyorlar kelle!
Taksim’de derinlerdeki biri, bu olayları kullanarak bunun hesabını sormak istiyor.
Bu kervana bizim aramızdan katılanlar da var.. İşin en acı tarafı da bu. Bu olaylarda sponsor olan finans, gıda ve servis sağlayan karanlık, örtülü KİT hükmündeki derin sermaye de, bizim arkadaşlarımızla kol kola girmiyor mu? Birtakım tarikatlarla da daha önceden sıcak temas sağlanmış anlaşılan..
İktidara karşı asimetrik bir savaş sürdürülüyor.. Hedef aslında Türkiye!
Sol, Marksist, sosyalist örgütlerin arkasında derin bir yapı var. Bu yapı görünenin tam tersi. Bu yapı AK Parti ile paralel örgütlenme içindeki bir yapı ve finans kapitalin Türkiye’deki merkez üssü.. Birileri hâlâ Alabora’nın farkına vardığı gerçeğin farkına varamadı. Hemen şunu da söyleyeyim, basın toplantısında kendini savunurken söylediği sözler ve ilk attığı twite getirdiği açıklama hiç de inandırıcı değildi!
Bindiğimiz dalı kesiyor olmayalım sakın.. Özgürlük ve barış şarkıları arkasına saklanmış bir savaş planı ile karşı karşıya kalmış olmayalım sakın!
Unutmayalım ki, ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı!
Selâm ve dua ile..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder